Erteleme Nedir?

Erteleme davranışı, kişinin ulaşması gereken bir hedefe giderken üstlendiği bir göreve/sorumluluğa, geçerli bir sebep olmaksızın başlamaması ya da bitirmeme kararı alması ve bunun yerine sonrasında olumsuz sonuçlar doğuracak olmasına rağmen, daha az öncelikli/önemli başka şeylerle ilgilenmesidir.

Erteleme davranışı, akademik hayat, sosyal hayat, iş hayatı, finansal durumlar, sağlık ve kişisel gelişim gibi birçok alanda kişinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmasına engel olan bir durumdur.

Erteleme davranışı akademik başarısızlığın en önemli nedenleri arasındadır. Ortaokul ve lise seviyesindeki çocukların %70’i erteleme davranışını gösterir. Tembel olarak nitelenen çocuk ve ergenlerin davranışları incelendiğinde çoğunda altta yatan temel sorunun erteleme davranışı olduğu görülmektedir.  İnsanların geneline baktığımızda da en az beşte birinin erteleme ile ilgili sorun yaşadığını görürüz.

Pek çok insan erteleme sorunundan kurtulmak ister ama başarılı olamaz. Bu da kişinin yetersizlik ve başarısızlık hislerinin artmasına, girdiği olumsuz döngüden çıkamamasına ve depresyon ve kaygı bozukluğu gibi psikolojik problemlerin ortaya çıkmasına sebep olabilir.  Erteleme davranışı, altında yatan faktörler incelendiğinde ve uygun yöntem ve yaklaşımlarla müdahale edildiğinde önüne geçilebilen bir durumdur.

Erteleme davranışı, kontrolü ele alma ihtiyacı, keyif alma isteği, başarısızlık ya da onaylanmama korkusu, belirsizlik, düşük özgüven ve tükenmiş enerji gibi birçok etmenle ilişkilidir. İlerleyen yaşlarda erteleme davranışı azalsa da iş hayatında, yapılan işin niteliği, kazanılan maaş ve kişinin psikolojik durumu gibi birçok faktörü olumsuz etkilediği görülmektedir.

Yapılan çalışmalar erteleme ile iki faktörün yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Bunlardan birisi ertelenen işin özellikleri (sıkıcı, zor, yeni vs.), bir diğeri ise kişilik özellikleridir. Erteleme davranışı incelenirken ele alınması gereken dört temel alan beklenti, değer, zaman ve sıkıntıya tahammüldür.

Beklenti

  • Bireylerin bir işi yapabileceklerine dair kendilerinden beklenti düzeyleri o işe başlama kararı vermelerinde çoğu zaman belirleyici olur. Kişi görevi için çalışsa da başarılı olamayacağını düşünüyorsa işe başlama motivasyonu da düşük olacaktır, dolayısıyla erteleme davranışına yönelme olasılığı artacaktır. Beklenti, insanların kendileri, çevreleri ve etrafındaki olayları yorumlama şekli ve atıflarıyla da ilişkilidir. Bilişsel çarpıtmalar olarak adlandırılan gerçek kanıtları olmayan varsayımlar, genellikle insanların olumsuz duygu ve düşüncelere kapılmalarına sebep olur. Bu durumdaki başarısızlık korkusunun gerçekçi bir korku olup olmadığı, kişinin bilişsel çarpıtmaları, yaşanan olaylarla ilgili yaptığı atıflar ve öz yeterlilik hissi belirleyicidir.

Değer

  • Kişinin tamamlayacağı görevin kişisel değerleri ve ulaşmak istediği daha büyük hedefleriyle bağlantısı da kişinin bir işe ertelemeden başlamasıyla yakından ilişkilidir. Bir görevi tamamlayan kişinin alacağı fayda kişi için ne kadar değerliyse o görevi yapma motivasyonu da aynı oranda yükselecektir.
  • Her bireyin bir durumdan beklediği fayda kişilik özellikleri ve yaşam koşullarına göre değişim göstermektedir. Yani, zengin birisi için piyangodan 5000 lira çıkması ile dar gelirli bir insan için aynı durum farklı değerdedir.
  • Kişiler kazanç ve kayıp durumlarını farklı değerlendirir. İnsanlar kaybetmeye karşı genellikle daha duyarlıdır. Dolayısıyla bir işi yerine getirmediğindeki kayıp eğer çok yüksek değilse kişi davranışı gerçekleştirmemeyi tercih edebilir. Bir işi yapmamanın maliyetinin çok yüksek olduğu durumlarda insanlar daha kolay motive olur.

Zaman

  • Kişinin bir işi tamamladığında kazanacağı fayda/ödülün değeri, ödüle ulaşma zamanına ters orantılıdır. Yani beklediğimiz ödül eğer çok uzaktaysa ona ulaşma motivasyonumuz da düşük olacaktır.

Sıkıntıya Tahammül

  • İnsanların beklemeye, sıkıntıya ve gecikmeye tahammülleri kişisel özelliklerine göre farklılık gösterir. Sıkıntıya tahammülü düşük insanlar, büyük bir ödül için uzun süre beklemek yerine kısa vadedeki küçük ödülü almayı tercih eder. 9. sınıfa giden bir öğrenciyi düşünelim. Akademik başarıya değer veren bu öğrenci, derslerine günü gününe çalışırsa akademik başarısının yükseleceğini bilir fakat eğer sıkıntıya tahammülü düşükse bir dönemin sonunda alacağı notları, bursu (uzun vadeli büyük ödül) hedefleyip planına uymak yerine çok daha kısa vadede ona keyif verecek play station oynama, dizi izleme, internette gezinme gibi kısa vadeli küçük ödüllere yönelir.

Kişinin bir işi ertelemeden yerine getirebilmesi için o işi yapabilecek beceride olduğuna dair beklentisinin, o işin kendi hedefleri ve bireysel değerleri ile uyumunun ve bireyin sıkıntıya tahammülünün yüksek olması gerekmektedir. Bir yandan da o işi gerçekleştirebilmek adına gerçekçi bir plan yapması ve alacağı ödülün çok uzakta olmaması gerekmektedir. Bu noktada işin niteliğinin kişinin işi başarıyla uygulayabilmesi için yeniden düzenlenmesi ve kişinin yukarıda bahsedilen alanlarda (beklenti, değer, sıkıntıya tahammül, zaman) yaşadığı zorluklara müdahale edilmesi gerekmektedir.

Uygun müdahale için ayrıntılı bir değerlendirme gereklidir. Bu değerlendirmenin içinde kişilik envanterinin yanı sıra erteleme davranışının sıklığını, çabuk sıkılmayı, öz yeterliliği, dürtüselliği, sıkıntıya dayanabilme becerisini, değerleri ve atıfları inceleyen ölçekler yer alır.

Tüm bu bileşenler bize kişinin hangi noktada müdahaleye ihtiyaç duyduğunu, ne tip müdahalelerin bireyin özel ihtiyacını karşılayabileceğine dair bir müdahale planı çıkarmamızı sağlar.

Dilerseniz siz de bu envanterleri uygulayarak, kişilik özelliklerine dair fikir sahibi olabilir ve sizin kişilik özelliklerinize göre tasarlanmış müdahale önerilerinden faydalanabilirsiniz.